Tahir Perek - Tüm Köşe Yazıları - Sayfa 1

feature-image

Play all audios:

Loading...

HALİHAZIRDA, uygulanan mevzuata göre Kurumlar Vergisi oranı % 30 fon payı ile birlikte % 33 olduğu halde, kárın dağıtılması halinde, yapılan stopajlar ve kár payını alan ortağın ödeyeceği


Gelir Vergisi ve fonlarla birlikte, bir kurum kazancı üzerindeki vergi yükü % 65 oranını bulmaktadır. Oysa, gelir vergisindeki bu yük azami olarak % 48'de kalmaktadır. Her ne kadar


kurumlarda, bir kısım vergi ileriki yıllarda ödenmekte ise de buradaki yük farkının bu kadar fazla olması makul değildir. Çünkü sonuçta, bir kurum ayrı bir ekonomik birim değil, ortaklardan


oluşan bir bütündür. Bu durumda, aynı faaliyetten aynı parayı kazanan gelir vergisine tabi bir adi ortaklıkla, Kurumlar Vergisi'ne tabi bir şirketin eşit vergi yüküne maruz kalması


gerekir. İşte bu görüş ve düşüncelerle kurum kazançları üzerindeki vergi yükünü % 65'ten en fazla % 50'ye indirme çalışmaları yapılmaktadır. Bu konuda üzerinde çalışılan modele


göre, Kurumlar Vergisi oranını fazla değiştirmeyip, vergi alacağı sistemine de son vererek, stopaj ve kár payı elde edenlerin gelir vergisi yüklerinde bazı indirimler sağlanmasının


düşünüldüğü anlaşılmaktadır. İSTİSNA VE MUAFLIKLAR Başta Gelir Vergisi Kanunu'nu ve Kurumlar Vergisi Kanunu olmak üzere, birçok kanunda yirmiye yakın istisna ve muafiyet hükümleri


bulunmaktadır. Bu konudaki mevzuatın dağınıklığı bir yana, Maliye Bakanlığı'nda bu vergi istisna ve muaflıklarının gereğinden fazla olduğu ve bazı eşitsizliklere sebep teşkil ettiği


görüşü hakim bulunmaktadır. İşte yapılan çalışmalarda, vergi istisna ve muaflıklarında bazı azaltmaların yapılması ve bu konudaki mevzuatın da toparlanması hedeflenmektedir. PRATİK


KOLAYLIKLAR 1998 yılındaki düzenlemelerde götürü usulde vergileme sistemi kaldırılıp yerine basit usulde vergileme sistemi getirildi. Adı basit olmakla birlikte, uygulaması bir hayli karışık


olan bu sistemin adına yakışır yeni bazı uygulama kolaylıkları getirilmeye çalışılmaktadır. Buna göre, - Basit usule tabi mükellefler KDV'ye tabi olmayacaklar, - Basit usulde


vergilendirilenlerden mal veya hizmet alanlar KDV indirimi yapamayacaklar, - Gerçek usulde vergilendirilenlerden mal veya hizmet alan basit usul mükellefleri ise ödeyecekleri KDV tutarlarını


gider kaydedeceklerdir. DİĞER DÜZENLEMELER Vergi kanununda üzerinde çalışılan diğer konular ise özetle şunlardır: - Gelir Vergisi tarifesinin oranları ve gelir dilimlerinde bazı


değişikliklerin yapılması, ücret gelirleri ile diğer gelirler arasındaki tarife farklarının kaldırılması, - Halen üçer taksitle ödenmekte olan vergilerde, taksit sayısının azaltılması, -


Özel gider indirimi (ücretlerde vergi iadesi) kaldırılarak, yerine halen düşük miktarlarda uygulanmakta olan (normal yörelerde yıllık 360.000.000 TL.) özel indirim miktarının artırılması, -


Son zamanlarda bir hayli karışıklığa ve ihtilafa konu olan, örtülü sermaye ve örtülü kazanç dağıtımı hükümlerinin yeniden gözden geçirilmesi, - Finansal kolaylık sağlamak amacı ile kurulan,


ancak daha çok vergi planlamasının bir unsuru olarak kullanılan finansal kiralama sistemi (leasing) ile ilgili hükümlerin yeniden düzenlenmesi, - Elektronik muhasebe tutulması ve manyetik


ortamda beyanname verilmesi imkánlarını sağlayacak düzenlemeler yapılması, - Vergi idaresinin yeniden yapılandırılması, - Maliye Bakanlığı bünyesinde, bir denetim koordinasyon biriminin


kurulması ve yıllık denetim planlarının hazırlanması, - Vergi kimlik numaralarının yaygınlaştırılarak denetimde kullanılması, - Özel sektör borçlarının takipleri için özel bir strateji


belirlenmesi, Bütün bu çalışmaların dışında bir de, 2003 yılında uygulamaya geçirilmesi gereken ‘‘MALI MILAT’’ konusu var ki, o hassas konuda sadece Bakanlık bünyesinde değil, diğer bazı


kuruluşlarda da bakanlığa paralel çalışmalar yapılmaktadır. Bütün bu çalışmaların layıkıyla yapılması ve yeni düzenlemelerin bütünü ile 2003 yılında yürürlüğe sokulabilmesi için bize göre


mucizevi bir çalışma temposu gerekecektir. Ne diyelim, Allah kolaylık versin.